Uçakta
k: Şimdi evler büyük. Yüskeğe çıkınca küçük olcaklaaaaar.
Kimi zaman cin fikirler buldu, kimi zaman bize ince ayarlar verdi. Kesin olan bir şey var ki bizi her gün şaşırtıyor. İşte toplamaya çalıştığımız o inciler bu kategoride.
Uçakta
k: Şimdi evler büyük. Yüskeğe çıkınca küçük olcaklaaaaar.
Yatak odasındaki pufu alıp bilgisayarın karşısına geçer;
k: Anne bak benim koltuğuma. Bunun adı tabure, çünkü arkası yok.
a: Onun başka bir ismi daha var biliyor musun?
k: Onun adı “aynaya bakan” olabilir mi acaba anne?
Misafir oyuncu: Duru (6 yaş)
k: Sakıııııız!
a: Duru’ya da sor bakalım, o da ister miymiş?
k: Duru sakız ister misin?
d: Falım mı?
Şaşkın, kafası karışmış bir ifade ile;
k: Sakııız?!?
Ben şimdi küçüğüm ya , o yüzden “alışviiş” diyebiliyorum. Büyüyünce “alışveriş” diyeceğim.
Sulu köfte yerken;
Bu yemeğe sulu patates de diyebiliriz…
Funda teyzesinin iletişim denemesi ve bizimkinin uç noktadaki cevabı;
f: Sen hangi şekilleri biliyorsun?
k: Rectangle, square, circle, triangle
f: …
k: Anne beni rüyanda görecek misin?
a: Tabii ki.
k: Babamı görecek misin?
a: Evet.
k: Anne beni neden görmeyeceksin? Neden evet demedin?
Ve sonraki 10 dk boyunca “tabii ki” “evet”in daha fazlası, daha güzeli, hatta “iki kere evet” demek diye dil döken anne.
Örümcek adam kostümünü giymek ister, anne son bir umut yemeği araya sıkıştırır;
k: Anneee örümcek adam kostümümü giyebilir miyim?
a: Olur ama yemeğini yedin mi?
k: Bi’ kaşık yedim, iki kaşık yiyemem. İki kaşık yersem dede gibi karnım şişer, sonra zıplayamam ve de atlayamam…
k: Baba arabada telefonunda oyun oynayabilir miyim?
b: Söz vermiyorum oğlum.
k: Ben söz veriyorum, telefonunda oyun oynayacağım.
Ama baba ben “değiş-dokuz” yapmak istemiyorum…
Baba hikayede “Mustafa Splinter” da olsun.